Büyücü ve Şeytan İlişkisi
Büyücüler eşlerin arasını bozmak, ehli kuvvetlerini sarsmak, güçten düşmelerini sağlamak ya da dalgın hale getirmek, erkekle kadını bağlamak ya da ayırmak, yangınlar çıkarmak, ticareti bozmak, ürünlere zarar vermek, hayvanları telef etmek, alışverişlerin zararla sonuçlanmasını sağlamak gibi yıkıcı ve fesat çıkarıcı islerle uğraşırlar. Şeytan’ın hizmetinde çalışan erkek ve kadın büyücüler, hizmet sürelerine ve liyakatlerine göre iblis devletinde belli bir makam ve dereceye sahip olurlar. Kendilerinden bile olsa hiç kimseye inanıp güvenmezler.
Büyücü, amacına ulaşabilmek için şirk içeren birtakım ayinlerde bulunarak cinden yapılmasını arzu ettiği şeyi talep eder. Bu, herhangi bir insana eziyet edilmesi olabilir. Cini, bu amaçla o kimseye giderek onun bedenine nüfuz eder ve acı vermeye ve büyücünün onunla ile ilgili isteklerini gerçekleştirmeye başlar. Bu nedenledir ki, Allah’ın izniyle bu cini bedenden kovulduğu takdirde büyü de O'nun izniyle geçersiz olacaktır.
Büyücü, harcadığı onca çabaya, şeytani talimatları yerine getirme konusunda gösterdiği özveri ve fedakarlığa, şeytanı memnun etmek için işlediği suç, cinayet ve günahlara canını, malını ve sahip olduğu her şeyi karşılık beklemeden şeytana satmasına rağmen tüm bu çaba ve özverisinin karşılığı kesinlikle bununla orantılı olmaz. Çünkü büyücünün yaptığı büyüler, kesinlikle süreli olmaz. Bu süre içinde bozulup etkisini yitirir.
Bazı büyücüler; uyuşturucu, aklı baştan giderici ve sarhoş edici maddeler kullanarak büyü yaparlar. Örneğin eşek beyni bu maddelerden biri olup ondan yiyen kimsenin aklında uyuşma ve zekasında gerileme olur. Büyücü ve Şeytan İlişkisi
Büyücü, amacına ulaşabilmek için şirk içeren birtakım ayinlerde bulunarak cinden yapılmasını arzu ettiği şeyi talep eder. Bu, herhangi bir insana eziyet edilmesi olabilir. Cini, bu amaçla o kimseye giderek onun bedenine nüfuz eder ve acı vermeye ve büyücünün onunla ile ilgili isteklerini gerçekleştirmeye başlar. Bu nedenledir ki, Allah’ın izniyle bu cini bedenden kovulduğu takdirde büyü de O'nun izniyle geçersiz olacaktır.
ŞEYTANIN TUZAĞI NEDİR?
Yaptığı büyünün uzun süreli olmasını isteyen büyücü, onu tekrar etmelidir. Aslında bu da şeytanın bir tuzağıdır. Şeytan, bu tuzak sayesinde büyücünün sürekli kendi peşinden koşmasını ve yardım dilenmesini sağlar. Nitekim büyücünün başarıya ulaşabilmesi için ömür boyu şeytanın yardım ve desteğine ihtiyacı vardır. Karşılığında hiçbir şey istemeksizin ona gönüllü olarak köle olmayı kabul etmiştir.
Şeytan, sözlerini tutmaya yetkin bir varlık değildir. Çünkü o; aldatıcı, iki yüzlü, yalancı ve sahtekardır. Kurnazlık, ihanet ve kötü niyetlerin somutlaştığı bir varlıktır. Hiçbir zaman bununla yetinmez. Büyücüyle sözleşme yaparak canını ve malını yaşarken ve ölümünden sonra şeytana verdiğini ikrar ettirir. Ölümünden sonra sahip olduğu varlık, şeytanın kontrolüne geçer. Eğer büyücünün eşi ve çocukları varsa onların başına inanılmaz olaylar ve hastalıklar gelir ve miras kalan mal varlığı, tamamen tükenip gider. Eğer bekar ise şeytan onun malını içki ve kumarla tüketecek birini bulur ve mirasın yok olup gitmesini sağlar. Tarihte yaptığı büyülerle servet sahibi olmuş hiçbir büyücü görülmemiştir. Aksine yoksul, hasta ve kederler içinde ölmüşlerdir.
ŞEYTANA KUL OLUNUR MU?
Şeytanın büyücü kuluna aşıladığı en önemli sıfat, kuşkudur. Her şeyden kuşkulanır. Hiç kimseye güvenmez, inanmaz. Şeytan, büyücünün kalbine kuşku hissini öyle bir ekmiştir ki, çalışırken sürekli şeytanı anmak, ona tevessülde bulunmak ve ona yönelmek ihtiyacını duyar. Bu da şeytanla olan bağını perçinler. Büyücü, geçen yıllar içinde sabah-akşam şeytanı zikreden, onu kalbinden, beyninden ve fikrinden çıkarmayan aşağılık bir köleye dönüşür. Şeytana kul-köle olur.
Oysa Allah, sadece kendisine yönelmemizi ve kul olmamızı emrediyor:
Şura 13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh, kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb.
Dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiğimiz (farz kıldığımız) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi sana da vahyederek, size de şeriat kıldık. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine hidayet eder (ulaştırır).
Yasin 60: Elem a'had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta'buduş şeytân, innehu lekum aduvvun mubîn.
“Ey Âdemoğulları! Ben, sizlerden şeytana kul olmayacağınıza dair ahd almadım mı? Muhakkak ki; o (şeytan), size apaçık bir düşmandır.”
Yasin 61: Ve eni'budûnî, hâzâ sırâtun mustekîm (mustekîmun).
“Ve Ben, sizden Bana kul olmanıza (dair ahd almadım mı?) Bu da Sıratı Mustakîm (üzerinde bulunmak)tır.”
Allah bütün Sahabe'nin bunu yaptığını söyluyor. İşte;
Zümer 17 - Vellezînectenebût tâgûte en ya'budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ıbâd (ıbâdi).
“Onlar ki: Taguta (insan ve cin şeytana) kul olmaktan kaçındılar. Çünkü Allah'a yöneldiler.(Allah'a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!”
Bütün sahabe Allah'a ulaşmayı dileyerek O'na yönelmişler ve şeytana kul olmaktan kaçınmışlar. Rabbimiz de onları kulluğa kabul ederek hem dünya hem de cennet müjdesiyle mükafatlandırmış onları.
21 Ağustos 2022 Pazar
Büyücü ve Şeytan İlişkisi
✔
by hhk
Ağustos 21, 2022

Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
EmoticonEmoticon