Büyü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Büyü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ağustos 2022 Pazartesi

Büyüden Korunmak için Kara Tuz

Koruma büyüsü için kara tuz


Belirtildiği gibi, kara tuz öncelikle koruyucu bir büyülü araçtır. Hoş olmayan insanların veya şeylerin bahçeme girmesini önlemek için yılda birkaç kez mülküme serpmeyi seviyorum. İş yerinde de kullanabilirsiniz - can sıkıcı iş arkadaşlarının veya ofis kabadayısının etrafta dolaşmasını önlemek için masanın altına küçük bir çanta koyun. Sevmediğiniz biri evinizden ayrılırsa, gidene kadar bekleyin, sonra nereye gittiklerini takip edin - geri gelmelerini önlemek için izlerine biraz kara tuz atın. Yağda siyah bir mum süsleyin ve ardından siyah tuzda yuvarlayın ve büyülerde kullanın. Negatif varlıkları veya insanları uzaklaştırmak.

İşten sonra kalan siyah tuzunuz varsa, ne için kullandığınıza bağlı olarak, kurtulmak isteyebileceğiniz bir şeydir. Kara tuzdan kurtulmak için, şeytan çıkarma ayininde kullandıysanız, evinizden uzak bir yere götürün ve gömün veya ateşe atın. Sadece koruyucu bir sınır için kullandıysanız, mülkünüze gömebilirsiniz.

Küfür veya rahatsız etmek için kara tuz kullandıysanız, bunu yapmak isteyeceksiniz. Sonuçta onu ortada bırakmamalısın. Ondan kurtulmanın bazı kolay yolları var. Evinizden uzak bir yere götürüp gömebilirsiniz; Birçok Hintli uygulayıcı ve sihirbaz, onu bir kavşağın veya hatta bir mezarlığın yakınına gömmeyi tavsiye ediyor. Ayrıca akarsu veya nehir gibi hareketli suya da atabilirsiniz. Ancak suyun gerçekten hareket ettiğinden emin olun - tuzun tek bir yerde dönmesini istemezsiniz. Son olarak, yangından kurtulmayı düşünün. Ancak, bu yöntemi kullanmayı seçerseniz, külleri uzaklara götürüp gömdüğünüzden emin olun - daha sonraki büyülü uygulamalar için kullanmayın.
Read More

Size Büyü Yapıldığını Bilmek için

Bir insan kendisine büyü yapılıp yapılmadığını nasıl anlar


Temel olarak bunlar, kişinin bilmesi ve tedavi etmeye veya ondan kurtulması için sinyaller verecek beyaz büyü teknikleridir.

Teknikler aşağıdaki gibidir:
1) Tuz ve sirke tekniği

Bu teknik, 2 yemek kaşığı sirke ve 2 yemek kaşığı tuzu bir bardağa dökülmesine dayanır . Belki bir hafta büyü yapan kişinin yatağının altına konur.

Tuz camdan duvarlardan dışarı çıkmaya başlarsa , büyücülük kurbanı oldunuz demektir.
2) Yumurta tekniği

Bu durumda büyü yapmış olabilecek kişinin tüm vücudunun üzerinden geçilerek taze bir yumurta ardından yumurtayı açıp bardaktaki su bulanık ise yarıya kadar bir bardak suya koymaya dayanır. veya köpürüyorsa, büyü yaptıkları anlamına gelir.
3) Limon tekniği

Limonu çaprazlamasına (göbeğin karşısına) doğrayarak başlayın ve bir tabağa koyun, ardından etrafına tuz ve tarçın tozu serpin. Bundan sonra 5 gün boyunca ev ortamında oda, banyo ve mutfakta bekletilir.

Limon çevreden elementleri toplamaya başlayacak ve hatta tuzun erimesi ihtimali var.

Limon yağı kirlenir veya küflenir, sihir yapıyorlar demektir . Tuzun suya dönüşmesi, kişinin olumsuz bir etki altında olduğu veya üzüntü ve acı ile bulutlandığı anlamına gelir.

Burada gösterilen işaretlerin çoğuyla karşılaşırsanız, size bir büyü yapıyorlar ve çarpmaması veya günlük hayatınızı etkilememesi için engellemenin zamanı geldi demektir
Read More

21 Ağustos 2022 Pazar

Sihrin Sekiz Çeşidi


Büyünün Sekiz Çeşidi


Sihir - büyü çeşitlerini belirlemek kolay değildir. Bununla beraber Fahreddin Râzî tefsirinde sihrin sekiz çeşidini saymıştır. Bazı açıklamalar ile oradaki bilgilerin özeti şöyledir:

1. "Gildânî Sihri" ki, semavî kuvvetlerle yeryüzüne ait güçlerin karışımı yoluyla meydana getirildiği söylenen ve tılsım adı verilen şeylerdir. Gildânîler eski bir kavim olup, yıldızlara taparlar ve bu yıldızların kâinattaki olayları yönetip yönlendirdiğine, hayır ile şerrin, mutluluk ile bedbahtlığın bunlardan kaynaklandığına inanırlardı. Bunların tılsım adı verilen bazı acayip şeyler yaptıkları söylenmektedir. İbrahim Peygamber, bunların bu batıl inançlarını düzeltmek için gönderilmişti ki, bunlar başlıca üç fırka idiler
Bir kısmı kâinatın ve yıldızların kadîm (öncesiz) olduğuna ve kendiliğinden var olmuş bulunduğuna kanî idiler ki, bunlar bilhassa "sâbie" adıyla tanınmış idiler. Zamanımızın deyimiyle kâinatın ezelî olduğuna inanan bir çeşit materyalistler demektir. Anlaşıldığına göre gök ve tabiat bilimlerinde bir hayli ileri gitmişler ve bazı sanayi gariplikleri meydana getirebilmişlerdi. Diğer bir kısmı, feleklerin ulûhiyetine kâil olmuşlar ve her bir felek için bir heykel yapmışlar ve bunlara tapmışlardı. 
3. bir kısmı da feleklerin ve yıldızların üstünde ve ötesinde her şeyi yaratan fail-i muhtar (istediğini yapabilen) bir yüce yaratıcının varlığını kabul ederler, fakat o yüce yaratıcının, o yıldızlara bu âlemde etkileyici bir kuvvet bahşetmiş ve kâinatın yönetimi için onları görevlendirmiş bulunduğuna inanırlardı. Bu inanç şekli de çoğunlukla tabîiyyûn mezhebine (rabîiyyeciler = naturalizme) benzemektedir. Bize kalırsa, bu sihirde tabîiyyat ile ruhiyatın eski zamanlarda keşfedilmiş bazı garip özellikleri birleştirilerek uygulanmış olduğu anlaşılmaktadır.

2. Evham sahiplerinin ve kuvvetli kişilerin sihirleridir. Bunlar öyle sanırlar ki, insanın ruhu terbiye ve tasfiye ile kuvvetlenir ve tesir gücünü arttırır. İdraki, gizli kapalı şeyleri algılayacak derecede gelişir, iradesi de kendi dışında birtakım olayları etkileyecek derecede güçlenir. O zaman istediği birçok şeyleri yapar, eşyada, canlılarda ve diğer insanlarda kendi bedenindeki gibi tasarruf eder. Hatta o dereceye varır ki, bir irade ile bünye ve şekilleri değiştirebilir: İsterse öldürür ve yeniden diriltir, varı yok, yoku var edebilir. Gerçekten de beden terbiyesi gibi ruh terbiyesinin de birçok faydası olduğu inkâr edilemez. Fakat ruhun bu derece güç kazanması, bir ilâhî ihsan olmadan, yalnızca çalışmayla elde edile bilir bir şey olduğunu farz etmek evhamdan öte bir şey değildir. Birtakım kimseler, riyazat, havas, rukye, muska, uzlet ve benzeri bazı yollara başvurarak, ruh ilminin bazı garip olayları ile uğraşırlar ki, manyetizma, hipnotizma, fakirizm ve diğerleri bu cümleden şeylerdir. Sihrin en aldatıcı ve en tehlikelisi de budur.
3. Ervah-ı ardıye (cinler)den yardım görme yoluyla yapılan sihirdir ki, azâim ve cincilik dedikleri şey budur. Mutezile ve son devir filozoflarından bazıları cinleri inkâr etmişlerse de bunlar kısa görüşlü ve inkârda aceleci kimselerdir. Sanki kâinatta ruhanî ve cismanî hiçbir gizli kuvvet kalmamış da hepsi keşfedilmiş ve sınırları belirlenmiş gibi "cinlerin aslı yoktur" diye inkârı bastırmak, ilmî bir davranış olamaz. Bu inkârcıların bir kısmına "dünyada daha bilmediğimiz gizli kapaklı nice tabiat kuvveti vardır" deseniz, bunlar "evet" demekte tereddüt etmezler de aynı mânâda olmak üzere "cin vardır" deseniz, hemen inkâr ederler. Bunun için filozofların büyükleri cinleri inkâr etmemiş ve "ervah-ı ardıye" adıyla anmışlardır. Fakat bunlarla belli sebepler altında insanların ilişki ve bağlantı sağlayıp sağlayamayacakları ilmî bir şekilde tetkik edilip ortaya konmadan buna henüz hüküm verilemez. Fakat bundan dolayı bu yolla yapılan ve yapılacak sihirlerin varlığını inkâr değil, kabul etmek gerekir. Hatta bu günün ispirtizmacılarını bu cinlerden sayabiliriz. İşte sihrin en meşhurları buraya kadar saydığımız bu üç kısımdır.

4. Tahayyülât, yani gözü yanıltmak ve el çabukluğu denilen sihirlerdir ki, bunlara sihirden çok hokkabazlık ve şa'beze adı verilir. Bunun esası duyuları aldatmadır. Bu tıpkı vapurda ve trende giderken sahili hareket ediyor gibi görmeye benzer. Buna Arapça "ahız bil'uyûn", bizim dilimizde de "göz bağcılık" denilir. Bununla beraber göz bağcılığın daha gizli birtakım ruhî etkiler ile de ilişkisi olabilir.

5. Hiyel-i sanâyi ile yapılan, aletlerden istifade ederek acaip şeyler göstermek sûretiyle ortaya konan sihirdir ki, Firavun'un sihirbazları böyle yapmışlardı. Rivayet olunduğuna göre, bunların ipleri, değnekleri civa ile doldurulmuş, altlarından ısı verilince ya da güneşin etkisiyle ısınmaya başlayınca ısınan ipler ve değnekler hemen harekete geçip kaymaya ve yürümeye başlarmış.

Zamanımızda fen ve tekniğin gelişmesi, gerek mekanik, gerek elektronik açıdan bunlara birçok misaller vermeye elverişlidir.

Sinemalar bunun çok canlı bir misalidir. Bunların halk üzerindeki hayalî olan etkileri bir sihir tesirinden daha az değildir. Hele işin aslını bilmeyenler için.

6. Ecsam (cisimler) ve edviyenin, yani birtakım kimyasal maddelerin ve ilaçların kimyevî özelliklerinden yararlanarak yapılan sihirlerdir.

7. Ta'lik-i kalp (kalbi çelme) suretiyle yapılan sihirdir. Sihirbaz şarlatanlık yaparak, türlü türlü övünme ile kendini satarak, muhatabını kendine çeker, bir ümit ya da korku altında onun kalbini çeler, kendine bağımlı kılar, duygu ve düşüncelerine etki ederek, telkin altına alır ve yapacağını yapar. "İsm-i azam duasını bilirim" der, "cin çağırırım" der, "kimya bilirim, simya bilirim" der, icabında hünerden, sanattan, paradan, kudretten, nüfuzdan, kerametten, ticaretten ve menfaatten bahseder, karşısındakini dolandırır. Telkin yoluyla kalpleri çelmenin işleri yürütmede, sırları gizlemede çok büyük tesiri vardır. En adisinden en maharetlisine kadar çeşitli dolandırıcılıklar hep buna bağlıdır. Sihrin öteki türlerinin etkili olması da aşağı yukarı sihirbazın bu konudaki becerisine bağlıdır denilebilir.

8. Nemmamlık (koğuculuk), gammazlık (fitnecilik) gibi el altından yürütülen gizli fitne ve tezvirat; akla, hayale gelmez bozgunculuk, vasıtalı ya da doğrudan tahrikler ve aldatmalar ile yapılan sihirdir ki, halk arasında en bol ve en yaygın kısmı da
budur.

Buraya kadar saydığımız sekiz kısım sihir, dönüp dolaşır iki esasta toplanır: Birincisi sırf yalan, dolan ve sadece saçmalama ve iğfal olan söz ya da fiil ile etki yapan sihir, diğeri de az çok bir gerçeğin sû-i istimal edilmesiyle ortaya konan sihirdir.
Read More

Büyücü ve Şeytan İlişkisi

Büyücü ve Şeytan İlişkisi


Büyücüler eşlerin arasını bozmak, ehli kuvvetlerini sarsmak, güçten düşmelerini sağlamak ya da dalgın hale getirmek, erkekle kadını bağlamak ya da ayırmak, yangınlar çıkarmak, ticareti bozmak, ürünlere zarar vermek, hayvanları telef etmek, alışverişlerin zararla sonuçlanmasını sağlamak gibi yıkıcı ve fesat çıkarıcı islerle uğraşırlar. Şeytan’ın hizmetinde çalışan erkek ve kadın büyücüler, hizmet sürelerine ve liyakatlerine göre iblis devletinde belli bir makam ve dereceye sahip olurlar. Kendilerinden bile olsa hiç kimseye inanıp güvenmezler.

Büyücü, amacına ulaşabilmek için şirk içeren birtakım ayinlerde bulunarak cinden yapılmasını arzu ettiği şeyi talep eder. Bu, herhangi bir insana eziyet edilmesi olabilir. Cini, bu amaçla o kimseye giderek onun bedenine nüfuz eder ve acı vermeye ve büyücünün onunla ile ilgili isteklerini gerçekleştirmeye başlar. Bu nedenledir ki, Allah’ın izniyle bu cini bedenden kovulduğu takdirde büyü de O'nun izniyle geçersiz olacaktır.

Büyücü, harcadığı onca çabaya, şeytani talimatları yerine getirme konusunda gösterdiği özveri ve fedakarlığa, şeytanı memnun etmek için işlediği suç, cinayet ve günahlara canını, malını ve sahip olduğu her şeyi karşılık beklemeden şeytana satmasına rağmen tüm bu çaba ve özverisinin karşılığı kesinlikle bununla orantılı olmaz. Çünkü büyücünün yaptığı büyüler, kesinlikle süreli olmaz. Bu süre içinde bozulup etkisini yitirir.

Bazı büyücüler; uyuşturucu, aklı baştan giderici ve sarhoş edici maddeler kullanarak büyü yaparlar. Örneğin eşek beyni bu maddelerden biri olup ondan yiyen kimsenin aklında uyuşma ve zekasında gerileme olur. Büyücü ve Şeytan İlişkisi

Büyücü, amacına ulaşabilmek için şirk içeren birtakım ayinlerde bulunarak cinden yapılmasını arzu ettiği şeyi talep eder. Bu, herhangi bir insana eziyet edilmesi olabilir. Cini, bu amaçla o kimseye giderek onun bedenine nüfuz eder ve acı vermeye ve büyücünün onunla ile ilgili isteklerini gerçekleştirmeye başlar. Bu nedenledir ki, Allah’ın izniyle bu cini bedenden kovulduğu takdirde büyü de O'nun izniyle geçersiz olacaktır.

ŞEYTANIN TUZAĞI NEDİR?

Yaptığı büyünün uzun süreli olmasını isteyen büyücü, onu tekrar etmelidir. Aslında bu da şeytanın bir tuzağıdır. Şeytan, bu tuzak sayesinde büyücünün sürekli kendi peşinden koşmasını ve yardım dilenmesini sağlar. Nitekim büyücünün başarıya ulaşabilmesi için ömür boyu şeytanın yardım ve desteğine ihtiyacı vardır. Karşılığında hiçbir şey istemeksizin ona gönüllü olarak köle olmayı kabul etmiştir.

Şeytan, sözlerini tutmaya yetkin bir varlık değildir. Çünkü o; aldatıcı, iki yüzlü, yalancı ve sahtekardır. Kurnazlık, ihanet ve kötü niyetlerin somutlaştığı bir varlıktır. Hiçbir zaman bununla yetinmez. Büyücüyle sözleşme yaparak canını ve malını yaşarken ve ölümünden sonra şeytana verdiğini ikrar ettirir. Ölümünden sonra sahip olduğu varlık, şeytanın kontrolüne geçer. Eğer büyücünün eşi ve çocukları varsa onların başına inanılmaz olaylar ve hastalıklar gelir ve miras kalan mal varlığı, tamamen tükenip gider. Eğer bekar ise şeytan onun malını içki ve kumarla tüketecek birini bulur ve mirasın yok olup gitmesini sağlar. Tarihte yaptığı büyülerle servet sahibi olmuş hiçbir büyücü görülmemiştir. Aksine yoksul, hasta ve kederler içinde ölmüşlerdir.
ŞEYTANA KUL OLUNUR MU?
Şeytanın büyücü kuluna aşıladığı en önemli sıfat, kuşkudur. Her şeyden kuşkulanır. Hiç kimseye güvenmez, inanmaz. Şeytan, büyücünün kalbine kuşku hissini öyle bir ekmiştir ki, çalışırken sürekli şeytanı anmak, ona tevessülde bulunmak ve ona yönelmek ihtiyacını duyar. Bu da şeytanla olan bağını perçinler. Büyücü, geçen yıllar içinde sabah-akşam şeytanı zikreden, onu kalbinden, beyninden ve fikrinden çıkarmayan aşağılık bir köleye dönüşür. Şeytana kul-köle olur.
Oysa Allah, sadece kendisine yönelmemizi ve kul olmamızı emrediyor:
Şura 13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh, kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh, allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb.

Dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiğimiz (farz kıldığımız) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi sana da vahyederek, size de şeriat kıldık. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine hidayet eder (ulaştırır).

Yasin 60: Elem a'had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta'buduş şeytân, innehu lekum aduvvun mubîn.

“Ey Âdemoğulları! Ben, sizlerden şeytana kul olmayacağınıza dair ahd almadım mı? Muhakkak ki; o (şeytan), size apaçık bir düşmandır.”

Yasin 61: Ve eni'budûnî, hâzâ sırâtun mustekîm (mustekîmun).

“Ve Ben, sizden Bana kul olmanıza (dair ahd almadım mı?) Bu da Sıratı Mustakîm (üzerinde bulunmak)tır.”

Allah bütün Sahabe'nin bunu yaptığını söyluyor. İşte;

Zümer 17 - Vellezînectenebût tâgûte en ya'budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ıbâd (ıbâdi).

“Onlar ki: Taguta (insan ve cin şeytana) kul olmaktan kaçındılar. Çünkü Allah'a yöneldiler.(Allah'a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!”

Bütün sahabe Allah'a ulaşmayı dileyerek O'na yönelmişler ve şeytana kul olmaktan kaçınmışlar. Rabbimiz de onları kulluğa kabul ederek hem dünya hem de cennet müjdesiyle mükafatlandırmış onları.
Read More

Büyü Nasıl Teşhis Edilir?

Büyü Nasıl Teşhis Edilir?

Ancak alametlerinden anlaşılır ve ona göre tedavi edilir. Hasta sebepsiz yere baş ağrısı çeker, sebepsiz yere ağlar, sihir çözen ayetler okununca ağlar; bazen de görünür hiçbir alamet olmaz.

Uykuda Gözüken RahatsızlıklarUzun zaman sağa sola dönme, uyuyama. Ancak iyice dinlendikten sonra uyuyabilme
Sebepsiz yere üzüntü, gece boyunca devamlı sıkıntı
Bazı insanları görünce onlardan sıkılma, korkma, bir yerde bekleme ve yardım görememe
Çok korkunç rüyalar görme
Dişlerini sıkma
Uykuda çok ağlama, gülme ya da çığlık atma
Yüksek bir yerden düşüyor gibi olma
Garip insanlar görme
Uyanık Halde Görülen Rahatsızlıklar Sebepsiz yere baş ağrısı
İbadet etmede zorlanma

Beyin yorgunluğu
*Kasılma ve sinirlenme

Tembellik
Doktorların sebep bulamadığı ağrı ve sancı
Read More

Büyü Çözmek

Büyü Bozmak

Allah, her şeyi sebeple yaratır. Bir şeye kavuşmak için, bu şeyin yaratılmasına sebep olan şeyi yapmak gerekir. Her şeyin yaratılmasında ortak olan manevi sebep, sadaka vermek, 70 kere (Estağfirullah min külli mâ kerihallah) duasını okumaktır. Bu iki manevi sebep, maddi sebepleri bulmaya da yardım eder. Ruhi sıkıntıların çoğu, cin ve büyü ile meydana gelir. Ruhi hastalıklar, sara ve cinden korunmak için, kıymetli kitaplarda bildirilen dualardan bazıları şunlardır:

1- Euzü Besmele ile Fatiha suresini okumalı.

2- Euzü Besmele ile iki Kul-euzü okumalı.

3- Bir miktar suya Ayetel Kürsi, İhlas ve Muavvizeteyn [Nas ve Felak] surelerini okumalı. Büyü yapılan kimse bundan 3 yudum içmeli, kalan su ile gusletmeli.

4- Sedir ağacının 7 tane yeşil yaprağı ezilip su ile karıştırılır. Üzerine Âyet-el kürsi, İhlas ve Kul-euzüler okunur. 3 yudum içip geri kalanla gusledilir.

5- 3 kere Salavat ve Fatiha, Ayetel Kürsi, Kâfirun, İhlas, Felak ve Nas sureleri 7'şer defa okunup hastaya üflenir. Bunlar tekrar okunup hastanın yatağına, evin her yerine, bahçeye üflenir.

6- Fatiha, Âyet-el-kürsi ve 4 Kul [Kâfiru, İhlas, Felak ve Nas sureleri] 7'şer kere okunup hastaya üflenirse, büyü, nazar, hayvan sokması ve bütün dertler için iyi gelir. Tuza okunup, suda eritip içirmek ve ısırılan yere sürmek de olur.

7- Sabah akşam, Bakara suresinin başından 4 âyet ve Ayetel Kürsi ile, Âyet-el kürsiden sonraki iki âyeti ve Bekara suresinin sonundaki 3 âyet, delinin üzerine okunursa, iyi olur.

8- Sabah akşam 24 kere Estağfirullah denir, sonra (Estağfirullah elazim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh) denir. Sonra 11 İhlâs ve 7 kere Fatiha ve 33 kere, Allahümme salli ve sellim ala seyyidina Muhammedin ve alâ âli seyyidina Muhammed okuyup, sevabı Peygamber efendimizin ve Eshab-ı kiramın ve Evliyanın ve sonra isimleri okunarak Silsile-i aliyye büyüklerinin ruhlarına hediye edilir. Bunların hürmetine şifa vermesi için dua edilir. Her gün sabah-akşam böyle dua edilir.

9- Günde 500 kere (La havle vela kuvvete illa billah-il-aliyyilazim) okumalı! Başlarken ve bitirince 100 kere Salavat getirmeli.

10- Ha-Mim Mümin suresinin başından masir’e kadar ve Ayetel Kürsi okumalı.

11- La ilahe illallahü vahdehü la şerike leh lehülmülkü velehülhamdü vehüve alâ külli şeyin kadir okumalı.

12- Cuma günü seher vakti, sağ elinin içine Nisa suresi 99. Âyeti, vemen yahruc’dan rahimâ’ya kadar yazılır, sonra dili ile yalanıp yutulur. 40 yıllık büyü de olsa çözülür.
br />13. Sar’adan kurtulmak ve cinden korunmak için Âyât-i hırz okunmalıdır! Âyât-i hırz, şu sure ve âyetlerdir:

Fatiha,
Bekara 1, 2, 3, 4, 5 ve 163, 164 ve 255, 256, 257 ve 285, 286,

Âl-i İmran 18, 19. âyetten sadece: “İnneddine indellâh-il-islam” kısmı,
Âl-i İmran 26, 27 ve 154,

En’âm 17,
A’râf 54, 55, 56,

Tevbe 51 ve 128, 129,
Yunüs 107,

Hud 56,
İbrâhim 12,

İsrâ 43 ve 110, 111,
Mü’minun 116, 117, 118,

Ankebut 60,
Rum 17, 18,

Fatır 2,
Yasin 83,

Saffat 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11 ve 180, 181, 182,
Feth 27, 28, 29,

Rahmân 33, 34, 35, 36,
Hadid 1, 2, 3, 4, 5,

Haşr 21, 22, 23, 24,
Cin 1, 2, 3, 4, 5, 6,

Buruc 20, 21, 22,
İhlâ, Felâk ve Nâs sureleri.
Âyât-i hırz nasıl okunur?

Abdest alınıp, 7 istiğfar ve 11 Salavat okunup, hastanın sıhhatine niyet ederek, güneş doğduktan ve ikindi namazından sonra, günde 2 defa hasta üzerine okunmalı, işaretli yerlerde, hasta üzerine üfürülmeli, şifa buluncaya kadar [40 gün kadar] devam etmeli. Her defası sonunda, bir Fatiha okuyarak sevabı, Peygamber efendimizin ve Behaeddin Buhari, Ahmed Rıfai ve imam-ı Rabbaninin ruhuna hediye edilmeli. Bir nüsha da yazıp, yanında taşırsa, sihirden, büyüden, nazar değmesinden korur. Muradı hasıl olur.

Peygamber efendimizin üç türlü ilaç kullandığı bildirilmiştir. Kurân-ı kerim ya da dualar okurdu. Fen ile bulunan ilaçları kullanırdı. Her ikisini karışık da kullanırdı.
Read More