Batıl İnançlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Batıl İnançlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ağustos 2022 Cumartesi

Çaput Bağlamak

Çaput Bağlamak

Halkımızdan bazıları (çoğunlukla hanım müslümanlar) İSLÂM DİNÎ ile hiç alakası olmayan birtakım hurafeleri devam ettirmektedirler. Hurafe inanç ve adetlerin çok değişik şekillerini, hemen her köyümüz ve kentimizde yaygın olarak görmek mümkündür. Bu batıl inanç adetleri uğruna zaman zaman üzücü olaylar da duyulmaktadır.

"Yıldıznameye" baktırmak, "FAL" açtırmak, "SİHİR" bozdurmak için diyar diyar hoca (!) arayanlar, dileğinin yerine gelmesi için "TÜRBE VE EVLİYA" mezarlarını dolaşanlar, kızının nasibini açtırmak için, il il üfürükçü arayanlar azımsanmayacak kadar çoktur.

Göz arızasını gidermek, ağrısını dindirmek için seansına "55 bin TL." para isteyenler, göğse ve göbeğe muska yazma cüret ve ahlâksızlığına tevessül edenler ve bunların tuzağına düşüp pişmanlığını sineye çekenler de maalesef bulunmaktadır.

Ayrıca türbe penceresine, mezar taşına mum yakmayı, falan mahalledeki ağaca çaput bağlamayı, filan yerdeki havuza para atmayı, evliya mezarına kurban adamayı, sanki dini bir vecibeymiş gibi telakki edenler de mevcuttur.

Kimi yerde gelin kocasının evine girerken "kaynanasının iki bacağı arasından geçerse saygılı olur", diye inanılmakta, dolayısıyla insan onuru ayaklar altına alınmaktadır.

Kimi yerde de "yeni doğan çocuğun ilk dışkısı cin çarpmasın, nazar değmesin" diyerek yattığı odanın eşiği altına konulmakta, bazı yerlerde de bebeğin beşiğine mezarlıktan toprak getirilerek konulmaktadır.

Daha bir sürü yanlış inanç ve adetler!..

İşte bu bölümde, halkımızdan birtakım insanların, en çok rağbet ettiği hurafelerden ve yanlış âdetlerden örnekler sunmaya çalışacağım. Ancak binlerce âdet ve inancı dar çerçeveli bir çalışma ile ele almak mümkün olmadığından, en tipiklerini belirli başlıklar altında toplayarak izahını yapmaya gayret edeceğim.

Çaput bağlama hurafesi, Kuzey ve Orta Asya uluslaranın eski dinleri olan ŞAMANİZM'e mahsus önemli unsurlardan biridir. Şamanist Türklerin inanışlarına göre her dağın, her kutlu pınarın, göl ve ırmakların, kutlu ağaç ve kayaların "İZİ" sahipleri vardır.

• Çağdaş Altaylı Şamanistlerin inandıkları "İZİ'ler, Göktürklerin bıraktıkları yazıtlarda toptan "YER-SU" ile ifade edilmiştir. Göktürkler bu "YER-SU" denilen ruhları, Türk yurdunun koruyucusu sayarlardı. Onların inanışlarına göre bu "İZİ'ler kişiden kurban isterler. Kurban sunmayanlara zararları dokunur. Ancak bu ruhlar çok kanaatkardır. Bunları, bir paçavra parçası, bir tutam at kılı hatta kurban niyetiyle atılan bir taş parçası ile tatmin etmek mümkündür'1'.

İşte Türkler Müslüman olduktan sonra da bu âdetlerini büsbütün bırakmamışlardır. Evliya saydıkları ulu kişilerin türbelerine, orada biten ağaçlara, ya da o yörede bulunan bazı kayalara çaput bağlamak suretiyle eski adetlerini Müslümanlaştırmak istemişlerdir. Oysa böyle bir âdet İslâm'da yoktur.

Kutsal ağaç ve kutsal sular olarak kabul edilen bu mahaller, daha çok kısır ve çocuğu hasta olan kadınlar tarafından ziyaret edilmektedir. Maalesef bir çok kadın, bu mahallere gidip dua ederek ağaca çaputunu, suya parasını atarsa, hamile kalacağına inandırılmaktadır.

Bazıları da böyle ağaçlara çaput bağlarsa, birtakım hastalıklardan kurtulacağına ümit beslemektedir.

Anadolu'da ağaçlara bez, paçavra bağlamakla dileğinin yerine geleceğine inanılan pek çok yer vardır. Bunlardan biri de benim köyümdeydi

Benim köyümde "ÇIBAN KAYASI" denilen bir mevki vardır. Köyün doğu yönündedir.

Bu mevki, daha çok ipek böceği için yetiştirilen dut bahçelerinin bulunduğu yerdir. Burada bizim de dut bahçemiz vardır. Bahçenin doğu yönü kayalıktır. Kökü kayaların arasında olan bir siyah incir ağacımız vardı. İncir ağacının dallarına bez içerisinde 3-5 kuruş koyup bağlandığı zaman, özellikle çocukların yüzünde çıkan çıbanların iyileştiğine inanılırdı. Ayrıca kim o bezleri toplar içindeki parayı alırsa çarpılır ya da her yerinden çıbanlar çıkar denilirdi.

Ben, zaman zaman bahçeye gittiğimde bezleri toplar, içindeki paraları alır, harcardım. Görenler, "bırak onları çarpılırsın" diyerek beni azarlarlardı. Uzun seneler geçmesine rağmen ne bir yerimde çıban çıktı, ne de çarpıldım.

Seneler sonra İlahiyat tahsil ettim. Bunun saçma olduğunu köylüme anlattım. Zaten ağabeyim de o incir ağacını kesmişti. Şimdi köyümüzde bu bâtıl inanç ortadan kalkmış, oralara da çaput bağlayan kalmamıştır.

Sırası gelmişken bu paçavra bağlama adeti ile ilgili bir başka hatıramı da nakletmek isterim.

1963 yılında Milli Eğitim Bakanlığı, İmam-Hatip Okulları Meslek Dersi Öğretmenleri için Konya'da bir kurs düzenlenmişti. Ben de o kursa katılmıştım. Mevsim yaz ve Temmuz idi. Kurs sabah 8.00'de başlıyor, saat 13.00'te bitiyordu. Öğleden sonra serbest çalışmak için boş kalıyorduk. İşte böyle öğleden sonra bir gün, bir grup arkadaş "Meram Bağları'na gezmeye gitmiştik. Biraz kır gezintisi yaptık. İkindi yaklaşmıştı. Namaz kılmak için orada bulunan bir mescidin yanında toplandık. Mescidin önündeki çeşmeden abdest almak için hazırlanıyorduk.

Mescidin bitişiğindeki türbenin pencerelerinden birine gözüm ilişti. Baktım ki pencerede parmak sığacak kadar boş yer kalmamış, hep çabut bağlanmış. Tam bu sırada bir arkadaşım camiin köşesinden çıktı ve pencerenin önünde durdu. Şöyle bir etrafına bakındı, kızarak başını sağa sola sallamağa başladı. Belliki pencerenin haline hem kızıyor hem de hayret ediyordu. Ben, koşarak yanına vardım ve beraberce çaputları koparmaya başladık. Biraz ilerimizde de bir grup kadın duruyordu. Bizim pencereyi temizlediğimizi görünce: "Vay ahlaksızlar, dinsizler, kafirler" diyerek bağırmaya başladılar. Biz, dinimizde böyle şeyler yoktur, falan demeye kalmadan taş da atmaya başladılar. Kendimizi camiye zor attık. Arkadaşlardan biri ezanı, biri de camide Kur'ân-ı Kerîm'i okumaya başladı. Namazlarımızı eda ettik. Kadınlar da üst katta namazlarını kılıp caminin önüne çıkmışlardı. Bizi, camiden çıkarken görünce bu sefer: "Biz sizi itikatsız zannettik, kusura bakmayın" diyerek özür dilediler.

Kendilerine bu işin yanlış olduğunu, İslâm'da böyle adetlerin olmadığını izah ettik. Daha sonra da vedalaşarak ayrıldık.

İslam bilginleri böyle âdetlerle asırlarca mücadele etmişlerdir. Bir çok batıl inancın kalkmasını sağlamışlarsa da, tamamen yok edilememiştir. Hâlâ bir çok yöremizde türbe pencerelerine, bazı ağaçlara çaput bağlandığı, duvarlarına taş yapıştırıldığı ya da cami havuzlarına ve pınarlara para atıldığı bir gerçektir.
Read More

12 Haziran 2019 Çarşamba

Firavun Laneti

mısır
Mitolojide Firavun Laneti

Firavunların Laneti, bazılarının eski Mısırlıların mezarlarında olduğunu iddia eden ve eski bir Mısırlı ya da firavunun mumyasını rahatsız etmeye çalışan herkesi etkileyen bir lanettir.

Mısır mitolojisi firavunların lanetlerine inananların, eski Mısırlıların mumyalarını, özellikle firavunların mumyalarını taciz eden birçok kişiye, özellikle de mezar istilacılarına, hastalıklara ve hatta arkeologlara yapılan lanetlerin talihsizliğe, hastalığa ve hatta ölüme neden olduğu söylenemez. Mısır mumyalarının iki şeyle, öyküleri, hırsızları ve hazine avcılarını çeken kıymetli servet ve kötü lanet ile ilgili öyküler ve öyküler.

Hangi tüm etkiler Mumya hazinelerini çalmaya çalışan, ancak Hollywood "Firavunların Laneti" kavramını icat etmedi.

Firavunların laneti" efsaneleri, Müslümanların Mısır'ı açtığı MS yedinci yüzyıla kadar uzanıyor ve zaman, Mısır Arap anıtlarını sersemletiyor ve zihinlerini büyülüyordu; Mısırlı mumya küfürleri için Mısır ve eski Mısırlıların mezarlarını, onları rahatsız eden herkesi yok eden büyülü araçlarla güvence altına aldıklarını, Araplar, Firavun mezarlarını ve mumyalarını onlara yaklaşamamaları için tuttu.

Mısırlı tarih araştırmacısı Salima Ikram, Giza ve Saqqara'daki bazı hiyerarşik terasların kraliyet konforunun yerini tahrip eden veya çalanları korkutmak için tasarlanan küfürler içinde yazıldığını belirtti. Salima Ekram, " Yerin kutsallığını, Eski Firavunların inançlarında Tanrıların Konseyi tarafından İlahi ceza ile tehdit etme ya da timsahlar, siyahlar, akrepler ve yılanlarla ölüm ile cezalandırma eğilimindedirler.

Alimler ve Firavunların laneti şüphecileri arasındaki görüşlerinin dalgalanmasına rağmen, lanet düzeni Luksor, Aswan, Qena ve diğerleri gibi illerde Yukarı Mısır'da gerçektir. Binlerce yıl boyunca saklanan birçok firavun hazinesi vardır. Bu şehirlerin halkı, Firavun mezarlarının cinler tarafından korunduğuna inanıyor ve nesiller boyu miras kalan hikayeleri olmayan bir ev yok.
Kutsal Kur'an firavunların büyüsüne atıfta bulundu ve büyükleri " insanların gözlerini ve Astharbhm'ları büyüttüklerinde ve büyü ile geldiklerinde " dediler. Mezarlarını binlerce yıl boyunca korumak, bilim adamları ise bu sihirin sadece bilmediğimiz bir şekilde kimya bilimi olduğuna inanıyor.
Read More

17 Mayıs 2019 Cuma

Tarihte 6 Lanet

Gizli limler
Tarihte 6 Lanet

İnsanlarda batıl inançlar seromonisi her zaman vardır. Ancak bazı tarihi lanetler tesadüf veya basit batıl inanç olamayacak kadar gerçek görünüyor.

Mitolojide Kral Tutankhamun'dan Chicago Cubs'a kadar, bu altı ünlü tarihi laneti inceleyin.

1- Ötzi'nin Laneti: Ötzi'nin donmuş vücudu "Buz Adam "1991 yılında, Avusturya-İtalya sınırındaki Ötztal Alpleri'nde, Tunç Çağı insanının ölümünden 5,300 yıl sonra (muhtemelen bir düşman saldırısı sırasında) keşfedildi.

Ötzi'yi inceleyen adli patolog Rainer Henn, bir yıl sonra trafik kazasında öldü. Henn'i Ötzi'nin cesedine yönlendiren rehber Kurt Fritz, kısa bir süre sonra bir çığda öldü. Bedeni ilk keşfedenHelmut Simon, 2004'te yürüyüş yaparken düşmekten öldü. Simon'un cesedini arayan kurtarma ekibine başkanlık eden Dieter Warnecke, Simon'un cenazesinden sadece birkaç saat sonra kalp krizinden öldü.

Bu, bir dizi tesadüf gibi görünebilir, ancak Ötzi ile ilgili araştırmalara katılan yüzlerce kişiye verilen ölüm sayısı aslında sıradışı değildir.

Gizli limler  1

2- Mumya'nın Laneti: Bazı haberlere göre, Kral Tutankhamun'un mezarı uğursuz tehdidi olan bir taş tarafından korunuyordu. Belirsiz, Mısırbilimciler Howard Carter ve Lord Carnarvon mezarı 1922'de dünya çapındaki hayranlarına açtılar. Bundan kısa bir süre sonra da, tuhaf kaderlerin mezara girmiş olanlar arasında olması beklenir. Lord Carnarvon dört ay sonra Mısır'da enfekte bir sivrisinek ısırığından öldü (sağlık durumunun çok kötü olduğu biliniyordu). Ölümünden birkaç saat sonra, İngiltere'ye döndüğünde, Carnarvon'un sevgili köpeği Susie şaşırttı ve öldü. Finansman George Jay Gould Mezarı ziyaret ettikten altı ay sonra ateşim sonucu öldüm. Güney Afrikalı bir milyoner olan Woolf Joel, mezar ziyaretinden birkaç ay sonra öldürüldü. Carter'ın arkeolojik ekibinin bir üyesi olan AC Mace, arsenik zehirlenmesiyle öldürüldü. Carter' 1929'da kişisel sekreteri yatağında boğulmuş olarak bulundu. Ancak araştırmacılar, mezarın açılmasıyla bağlantılı düzinelerce insandan büyük çoğunluğunun uzun ve sağlıklı bir yaşam sürdüğünü belirlediler. Diğerleri, ölümlerin bir kısmının, mezar açıldığında rahatsız olan toksik küflere veya bakterilere atfedilebileceğini iddia etmiştir.

Gizli limler  2

3- Timur Türbesi Laneti: 14. yüzyılda büyük bir Asya bölgesini kontrol eden bir savaşçı ve asil olan Timur savaşı yaklaşık 17 milyon kişiyi öldüren askeri bir taktikçi olarak ünlenmiştir. Ancak ünlü bir mimarlık ve sanat patronuydu. 1941'de Joseph Stalin Özbekistan'ın Samarkand kentinde Timur'un mezarını açması için bir çok arkeologdan oluşan bir ekip, yerel halkın ve Müslüman din adamlarının alarmına kadar. Timur'un tabutunu açtıktan sonra, ekip bir yazıt keşfetti: "Mezarımı kim açarsa istilacıyı benden daha korkunç çıkarır." Birkaç saat içinde Adolf Hitler’in birlikleri Rusya’yı istila etti; bunun sonucunda 26 milyon insan öldü. 1942'de Stalin, Timur'un kalıntılarının Semerkant'ta İslami geleneğe uygun olarak yeniden ele alınmasını emretti; Kısa bir süre sonra Alman ordusu Stalingrad'a teslim oldu ve Ruslara karşı kampanyalarını sonlandırdı.

Gizli limler  3

4- Umut Elmasının Laneti: Fransız tüccar Jean Baptiste Tavernier, efsaneye göre, Hindistan'daki bir Hindu idolünün gözünden 115 karatlık mavi bir elmas çaldı - bu kutsallık için, Tavernier'in köpekler tarafından ölümüne yol açtığı iddia edildi. Ancak gerçekte, 1669'da Fransa Kralı XIV. Louis'e mücevher sattı ve zengin bir adam emekli oldu. Elmas, Fransız Devrimi sırasında başları olan Kral Louis XVI ve karısı Marie Antoinette'nin eline geçene kadar her şey yolunda gitti. İngiltere'nin Lord Francis Hope'u elması devraldıktan sonra Amerikalı bir şov kızı ile evlendi. Çift, servetini tükürdü, elması sattı ve sonunda yoksulluğa indirgendi. Evalyn Walsh McLean 1912'de taşı satın aldıktan sonra oğlu bir araba kazasında öldü, Kızı intihar etti ve kocası başka bir kadın için onu terk etti (sonunda çılgınca bir iltica ile sonuçlandı). Smithsonian Ulusal Doğa Tarihi Müzesi satın aldı1958'de Hope Diamond'dıve ona sahip olmaktan sıkıntı çekmedi - ancak bir kamyon mücevheri teslim eden postacı vurdu (hayatta kaldı). Ancak karısı ve köpeği kısa bir süre sonra öldü ve evi ateş aldı.

Gizli limler  4

5- Tippecanoe'nin Laneti: Yerli Amerikalı lider Tecumseh, Harrison'ın birlikleri Tippecanoe Muharebesi'nde galip geldikten sonra William Henry Harrison'ı lanetledi mi? Belki de, tarihçilerin belirttiği gibi, Harrison 1840'ta başkan olduktan sonra, 20 yıl aralıklarla ofise seçilen herkes başkan olarak görev yaparken öldü. Harrison sadece bir ay ofisten sonra pnömoniden öldü. Abraham Lincoln1860'da seçilen James A. Garfield (1880'de seçilen) ve William McKinley (1900) gibi öldürüldü. Hem Warren G. Harding (1920) hem de Franklin D. Roosevelt (1940) ofisteki doğal sebeplerden öldü ve John F. Kennedy (1960) öldürüldü. Ronald Reagan (1980), 1981'de bir suikastçının mermisinin hedefi oldu, ama hayatta kaldı ve lanet görünüşte kaldırıldı.

Gizli limler  5

6- Keçi ve Chicago Cubs Laneti: 1945'te Bill "Billy Goat" Sianis adında bir adam Chicago Cubs'tan atıldıoyun çünkü yanına evcil bir keçi getirdi. Öfkelenen Sianis'in, "Yavrular artık kazanamayacak!" Sözleriyle klübe küfrettiği bildirildi. Cubs bir sonraki oyunu kaybetti ve yıllar boyunca laneti kaldırma girişimlerine rağmen (bazıları keçi içeren) bir Dünya Serisi'ni kazanmadı. Çoğu laneti lanet aptal bir batıl inanç olarak görürken, birçok uzun süredir hayranı onu çok ciddiye alıyor. Bu nisan, Cook County, Ill. Polis, bir golf sahasının yakınındaki bir ağaca bağlanmış kestirilmiş bir keçi buldu. Birkaç gün sonra, bilinmeyen bir adam, Chicago Cubs beyzbol takımının şu anki sahibi olan Tom Ricketts'e yönelik bir kokulu kutu gönderdi; İçinde çürüyen bir keçi başı vardı.

Gizli limler 6
Read More

5 Mayıs 2019 Pazar

İslam İnancında Mavi ve Yeşil Gözler

İnanç
İslam İnancında Mavi ve Yeşil Gözler


İslam öncesi Arabistan'da pırıl pırıl, berrak gözler olumsuz bir karaktere işaret ediyordu.

Arabistan halkında pırıltılı gözler ( zürih al-'uyūn ) ezici bir biçimde olumsuz karakter özellikleriyle ilişkilidir.

Read More

21 Şubat 2019 Perşembe

Putlara Tapmak

İnanç
Eski İnançlardan Putlara Tapmak

Hizkiya, Kutsal Yazıda “Rab'bin görüşünde doğru olanı” (2 Kral 18: 3) yaptığını teyit eder. Bir sonraki ayet, Hizkiya'nın ne yaptığını ayrıntılarıyla anlatıyor: “Yüksek yerleri uzaklaştırdı, kutsal direkleri parçaladı ve Asherah kutuplarını kesti.

Musa'nın yaptığı bronz yılanı parçalara ayırdı, çünkü İsrailliler o zamana kadar tütsü yaktılar ” Şüphesiz insanlar, insanların kalbini alan ve Rab'be ibadet çalan putları (yüksek yerler ve Asherah kutupları) kaldıran güçlü, manevi bir liderdi. Manevi liderlerinden diğer tanrılara tapmayı bırakma konusunda ısrar etmelerini beklerlerdi.

Read More

Kızılderili İnancı Düş Kapanı

İnanç
Kızılderili İnancı Düş Kapanı

Rüyaları yakalayan eskiler -büyük kutsal gücü ellerinde tutarlar ve geceleri ayinler yaparlar, ayinlerden önce ise uyudukları yerin üzerine asmaları için uyuyanları güvende kılmaya yarayan özel bir ağ yaratırlar.

Ağ patikalarında yol aldığında kötü rüyalar ağlara takılıp yollarını kaybeder ve günün ilk ışıklarıyla yok olurlar. İyi rüyalar yollarını bildikleri için merkezden geçerler ve uyuyanlara doğru güvenli bir şekilde yönlendirilirler. Kızılderili inançlarına göre Kızılderililer rüya yakalayıcıları yeni doğan bebeklerin başucuna koyarlarmış.

Rüya yakalayıcının orta kısmındaki örümcek ağı şeklindeki bölge kötü rüyaların geçmesini engellermiş ve böylece bebeğin kötü rüya görmesi engellenirmiş. Yapımında kullanılan ve geleneksel olarak söğüt ağacından yapılan çemberin hayatın çemberini (bebek olarak doğmak, çocukluk, yetişkinlik ve tekrar bebeğe dönüşen yaşlılık) sembolize ettiği, çembere dolanarak örülen, ortası boş ağın çemberle buluştuğu nokta sayısına göre farklı farklı şeyler sembolize ettiği bilinir.

Örneğin eğer sekiz noktada buluşuyorsa, örümceğin bacaklarını sembolize ediyor. İnanılan efsaneye göre çeşitli nedenlerle tüyler eklenen (mesela bir tanesi iyiliğin yolunu kutsanmış tüylerle bulacağını söylerken, diğeri bunu halka yayan adamın rüyasında öyle gördüğünü söylüyor), kötü düşünceleri sizden uzaklaştırıp, iyi düşünceyle dolmanızı sağlayan Kızılderili inançtır.
Düş kapanı hakkında pek çok efsane vardır. Bir inanca göre, bilgeliğiyle tanınan İktomi adlı bir adam, örümcek kılığında bir ruhani liderin rüyasına girmiş, adamın tüylerle ve at kılıyla süslü, söğüt ağacından çemberini alıp, bu çemberin etrafına ağ örmeye başlamış ve bir yandan da adama hayat çemberinden, dünyada bizi yaşam çemberinin her döneminde etkilemeye hazır iyi ve kötü güçlerin olduğundan bahsetmiş. Konuşmasının sonunda düş kapanını tamamladığında, bunun ağının iyi olan düşünceleri, arzuları, istekleri tutacağını, ağın ortasındaki deliğin de kötülükleri uzaklaştıracağını söylemiş ve böylece düş kapanı Kızılderili halk arasında yayılmış. Ojibweler, rüya kapanının bir insanın rüyalarını değiştirdiğine inanırlardı. Onlara göre düş kapanının ortasındaki ağ kötü düşleri tutar ki güneş doğduğunda onları yok edebilsin, ortasındaki delik ise iyi düşüncelerin bizlere gelmesini sağlayandır. Bu inanışa göre ortasından aşağı bir tüy asılmalıdır; böylece iyi düşünceler yollarını bulacaktır. Düş kapanının ağı sürekli iyi düşüncelerle örülmelidir ki iyilikler tekrar bizi bulsun. Kodrad J. ye göre, ‘’Sadece güzel rüyaların süzgeçten geçmesine izin verilmiştir. Kötü rüyalar ağda kalıp gün ışığıyla birlikte göğe yükselirlerdi. Güzel rüyalar diğer tarafa geçebilirdi ve yataklı kuş tüyüne kayıp düşerlerdi.’’ Lakota nesline göre ise, Kâbus delikten diğer tarafa geçer ve pencereden dışarı çıkar. Güzel rüyalar perdede (ya da ağda) yakalanır ve sonra uyuyan bir insanın tüylerine kayıp düşer.

Belirli bir kutsal kitap yerine mitolojik hikâyelerin kabilenin kutsal kişileri tarafından aktarılmasıyla doğayı ve doğadaki varlıkları kutsal semboller olarak gören Kızılderililer bütün ihtiyaçları olan şeylerin doğada olduğunu ve doğanın bize sunduklarıyla korunabileceğimizi bize göstermişlerdir.Son güncelleme 18.03.2021
Read More